Sadece erkekler gerçek aşka inanıyor!
Erkekler; duyarlı, ince kadınlarla karşılaştırıldıklarında, ilişki, aşk, erotizm ve romantizm konusuysa kabadırlar ve duygusal olarak da kördürler.
Hiçbir şey duymayan sağır robotlara benzerler. Eninde sonunda akıllarında yalnızca seks vardır. İlişkilerinde bir sorun olup olmadığını farketmezler bile. Bu nedenle de boşanma isteği çoğunlukla kadından gelir. Bu kalıp ayrılıktan sonra da tekrarlanır. Kadın yaşadığı acıyı geride bırakmak için uzun bir süreye ihtiyaç duyarken, erkek birkaç bira içer ve bir sonraki kadını gözüne kestirir. Çünkü zaten seçici değildir. Erkek hakkındaki tasavvur aşağı yukarı böyledir ve tamamen yanlıştır!
Son yıllarda yapılan araştırmalar erkeklerin de en az kadınlar kadar ilişki sorunları nedeniyle acı çektiğini göstermektedir. Yalnızca başa çıkma biçimleri farklıdır. Kadınlar daha çok depresyona girerken, erkekler alkole sarılırlar. Bu davranış kalıpları ardındaki duygular esas olarak aynı yoğunluktadır.
Geçenlerde günümüz gençlerinde bu durumun nasıl olduğunu araştıran bir çalışma yayınlandı. 18 ve 23 yaş arasındaki genç erkek ve kadınlar aşk acısıyla ve ilişki sorunlarıyla nasıl başa çıkıyorlar? Arada farklılıklar var mı? Araştırma sonuçları evlilik araştırmalarından çok daha çarpıcı. İlişki sorunlarının erkekleri kesinlikle daha çok meşgul ettiği ve erkeklerin kadınlardan daha çok acı çektiğini söylüyor bu çalışma. Daha başka türlü söylersek, gönül işleri söz konusuysa, daha güçlü olan cinsiyet daha duyarlı ve daha yumuşak kalpli.
Araştırma iki sosyolog bayan tarından yürütülmüş. Robin Simon ve Anne Barret bu çalışmayı „Journal of Health and Social Behaviour“ adlı önemli bir bilimsel dergide yayınladılar. Araştırma bir başka önyargının daha doğru olmadığını gösteriyor. İlişkinin kalitesinin erkekler için daha az önemli olduğu ön yargısı. Evde erkeğin seks yapabileceği, yemek pişiren, temizlik yapan bir kadın varsa yeterlidir. Erkek için gerisi pek önemli değildir. Kesinlikle yanlış! Gerçekte tam tersi doğru.
Asıl kadınlar için birincil önemde olan bir ilişkilerinin olup olmadığıdır. Bu ilişkinin nasıl olduğu ikincil derecede önem taşıyor kadın için. „Şaşkınlık verici“ diyor arştırmacılardan Robin Simon, „bütün sosyal değişimlere rağmen genç kadının kendine olan güveninin hâlâ bir sevgilisinin olup olmadığına bağlı olması.“
Bu sonuçlar tabii ki erkeklere karşı da kullanılabilir. Aslında iddia ettikleri kadar güçlü olmadıkları, zayıf ve güçsüz oldukları, rahatsız edici derecede duygusal oldukları söylenebilir. Ama aslında vurgulanması gereken gerçek, erkeklerin duygusal dünyalarının hiç de iddia edildiği gibi yüzeysel ve basit olmadığıdır.
Başka bir araştırma da, aslında kadınların değil erkeklerin daha çabuk aşkın tuzağına düştüklerini gösteriyor. Bu çalışma da ciddi bir psikoloji dergisi olan „Evolutionary Psychology“ dergisinde yayınlandı. Erkekler kadınlara göre daha hızlı ve daha yoğun bir şekilde âşık oluyorlar. Kadınlar ilişkinin başlangıcında çok daha kontrollü ve dikkatli davranıyorlar. Başka bir şekilde söylersek, erkekler yanlızca ilişkinin sonunda değil başında da daha duygusallar.
Yani kadınlar iddia edildiği kadar romantik değil. Seks de iddia edildiği gibi kadınlar için mutlaka âşık oldukarında yaptıkları birşey değil. Geniş bir araştırma sonucuna göre, sevgi dışında biçok şey elde etmek için cinselliklerini kullanabiliyor kadınlar.
California Üniversitesi’nde yapılan transkültürel bir çalışmada, incelenen farklı kültürlerde toplulukların %79’unda kadınların cinsellikle hediyeyi aynı değerde gördükleri, hediye aldıklarında daha rahat cinsel ilişkiye girdikleri gösterilmiş. Kadınlar da hediye veriyor, ama erkeklerin verdikleri hediyeler her zaman daha pahalı oluyor. Dünyanın hiçbir kültüründe ilişkiye kadının erkekten daha fazla yatırım yapması alışılmış bir durum değil.
Yani aslında yalnızca erkekler gerçek aşka inanıyor!