Dünyada 29 yıldır bitmeyen salgın

1981’de başlayan AIDS salgını hala durmadı.

EGE Üniversitesi HIV/AIDS Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof.Dr. Deniz Gökengin, 1981’de başlayan AIDS salgınının hala durmadığını söyledi. Prof.Dr. Gökengin, Türkiye’deki AIDS’li hastaların en önemli sorunlarının ilaç ve sigorta sorunu olduğunu belirterek, “Direnç gelişmiş, geçmişte çok tedavi kullanmış hastalarda Türkiye’de kullanabileceğimiz ilaç neredeyse hiç yok. İlaçların gelmesini yürek çarpıntısıyla bekliyoruz. HIV pozitifli hastalara ayrıcalık tanınmalı, doğrudan doğruya bu tür hastalığa sahip olmak sigorta kapsamına alınmakla eşdeğer olmalı” dedi.

Dünya AIDS Günü olarak kabul edilen 1 Aralık’ta bir kez daha hastaların her türlü sorunu gündeme getirilirken, AIDS salgının 29 yıldır sürdüğü bildirildi. Yıllardan bu yana HIV pozitif hastalarının tedavilerinin yanında sosyal sorunlarının çözümüylü de uğraşan Prof.Dr. Deniz Gökengin, daha önce vakaların olduğu bilinmesine karşın dünyada AIDS salgınının başlama yılının 1981 olarak kabul edildiğini, bazı ülkelerde vakalarda azalma olduğunun söylendiğini, bazı ülkelerde ise yeni yeni artmaya başladığını kaydetti.

Dünya genelinde bir duraksama var gibi görünse de salgının hala sürdüğünü belirten Prof.Dr. Deniz Gökengin, Türkiye’de ilk vakanın 1985 yılında görüldüğünü hatırlattı. Prof.Dr. Gökengin, Sağlık Bakanlığı’nın bu yıla kadar aktif takipteki hastaları sormadığını, ilk kez kendilerinden hastalarla ilgili tanı tarihinden aldığı tedavilere kadar pekçok parametrenin istendiğini vurguladı. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 279’u 2010’un ilk 6 ayında yeni tanı almış, 1985’ten bu yana Türkiye’de toplam 4177 HIV pozitifli hasta görüldüğünü kaydeden Prof.Dr. Deniz Gökengin, tedavide ilk yıllara göre çok önemli yol katedildiğini söyledi.

TÜM TEDAVİLER DENENMİŞ HASTALARA İLAÇ YOK

Prof.Dr. Deniz Gökengin, hastalığın tedavisi konusunda Türkiye’nin bulunduğu noktayla ilgili şunları kaydetti:
“Elimizde çok güçlü rejimler var ve de bu rejimlerle hastaları kontrol altına alabiliyoruz. Ama bunun için hastanın erken zamanda yakalanması gerekiyor. Tedaviye çok iyi uyum göstermesi, kontrollerine düzenli gelmesi gerekiyor. Bütün bu koşullar sağlandığı taktirde çok uzun kaliteli yaşatmak mümkün. Ama bu hastalıktan yüzde 100 kurtulmak şu anda mümkün değil. Birçok 3’üncü dünya ülkesine göre aslında çok iyi durumda olduğumuzu söyleyebilirim tedaviye, hizmetlere ulaşım açısından. Ama birçok Batılı ülkeye baktığımızda onlardan hayli gerideyiz. Yani biz ortada gibi sayılırız. Dünyada mevcut ilaçların yarısı bizde var. Yeni tanı almış, tedaviye yeni başlayacak bir hasta için elimizde yeterince tedavi seçeneği var. Ama bu ilaçların çoğunu kullanmış, direnç gelişmiş, tedavi seçeneklerini tüketmiş hastalar için Türkiye’de kullanabileceğimiz ilaç neredeyse hiç yok. Bizi şu anda zorlayan şeylerden biri bu. İthal ilaç getirtmek zorundayız. Çok zahmetli, çok sık kesintiye uğrayan bir iş.”Hastalığın tedavinin asla kesintiye uğramaması gerekt

iğini ve yüzde 100 devamlılık koşulunun başarı için şart olduğunu belirten Prof.Dr. Deniz Gökengin, “Ama çok sık kesintiye uğruyor bu işlemler, her gün yürek çarpıntıları içinde bu ilaçlar ne zaman gelecek diye bekliyoruz. Uzun prosedürleri var. Bu nedenle gecikmeler oluyor. Lisans başvurusu yapmış iki ilaç var örneğin ama birkaç yıldır bu lisans işlemleri sonlandırılmadı. Bu iki ilaç dünyada birinci seçenek tedavi olarak kullanılan, bütün kılavuzlarda önerilen ilaçlar. Bir an önce bu ilaçların ülkemize gelmesini istiyoruz” diye konuştu.

TEDAVİ İÇİN SİGORTA ŞART AMA

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi de olan Prof.Dr. Deniz Gökengin, HIV pozitifli hastaların en önemli ikinci sorunlarının sosyal güvenlik olduğunu söyledi. Sosyal güvenceye sahip olmayan hastalarına kendi çabalarıyla sosyal güvence sağlamaya çalıştıklarını belirten Prof.Dr. Gökengin sözlerini şöyle sürdürdü:

“örneğin hasta sigortalıyken bir anda işini kaybediyor, sigortası kesiliyor. Yeşilkarta geçiş yapıncaya kadar arada kesintiler oluyor ya da yerel idareleri yeşil karta ikna edinceye kadar bir kesinti oluyor. Bu tür kesintiler de bizim işimizi çok zora sokuyor, tedavi aksıyor. Onun için HIV pozitif hastalara özellik ya da ayrıcalık tanınması gerektiğini düşünüyoruz. Doğrudan doğruya bu tür hastalığa sahip olmak sigorta kapsamına alınmakla eşdeğer olmalı.”

TEST KAMPANYASI YAPILMALI

Öte yandan Prof.Dr. Deniz Gökengin, bir başka büyük sorunun geç başvuru olduğunu söyledi. Pekçok kişinin test yaptırmadığı ya da bu konuda bilgisiz olduğu için pozitif olduğunu bilmediğini ve hastalık çok ilerlediğinde ağır vakalar şeklinde hastanelere başvurduklarını kaydeden Prof.Dr. Gökengin, “Benim takip ettiğim hasta sayısı 110’un üzerinde. Net bilmemekle birlikte İzmir’deki HIV pozitifli hasta sayının 300’ün üzerinde olduğunu tahmin ediyorum. Hastaların geç başvurusu büyük sorun, başvuru genelde ağır vaka halinde. Bu aşamadan sonra hastayı geri çevirmek çok zor oluyor. Onun çok ciddi bir test kampanyası yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Yani toplumun erken teste ve salgın devam ettikçe sürekli test yaptırmaya teşvik edilmesi gerekiyor ki vakalar erken saptanabilsin, başarı oranı ancak o zaman yüksek oluyor” dedi.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir