AKPyi tanıyoruz, dış kaynağa ihtiyacımız yok

24.10.2024
118
AKPyi tanıyoruz, dış kaynağa ihtiyacımız yok

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘Parti olarak, yabancı bir ülkedeki internet sitesine dayanarak ve sağladığı bilgilere bel bağlayarak AK Parti hakkında hüküm vermeyiz ve iç politikaya malzeme olarak kullanmayız’ dedi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada birkaç günden beri Türkiye’de ve dünyada İsveç merkezli bir internet sitesinden ifşa edilen ve hayrete düşüren değerlendirmelere ve ifadelere şahit olunduğunu dile getirdi. Bahçeli, parti olarak, yabancı bir ülkedeki internet sitesine dayanarak ve sağladığı bilgilere bel bağlayarak AK Parti hakkında hüküm vermeyeceklerini ve iç politikaya malzemesi olarak kullanmayacaklarını kaydetti.

Bahçeli, “Kaldı ki biz ne Başbakan Erdoğan’ı ne de hükümetini ve çalışma arkadaşlarını yabancıların görüşlerinden hareket ederek tanıyacak değiliz. AKP ne kadar yanlışa düşse de ve ihanete uzanan hatalar yapsa da, bunları biz milletimizden başka kimseyle konuşmayız ve iç politikamıza dışarından müdahalelerin yapılmasına kararlılıkla karşı çıkarız. Biz, AKP’yi biliyoruz, tanıyoruz ve bu konuda bizim hiçbir kaynağa ihtiyacımız yoktur” diye konuştu. Bahçeli, internet sitesinden yayımlanan bilgileri dikkatle takip edeceklerini dile getirerek, “Ancak dışarıdan yapılacak yönlendirme ve karartma niyetlerine de karşı duracağımızı ve iç politikayı tanzim etmeye çalışanlara fırsat vermeyeceğimizi bu vesileyle belirtmek istiyorum” diye konuştu.

DENSİZLİK HAYSİYETSİZLİK 

 

Bahçeli, “(Darbecilerden hesap soracağız) diyerek ve (normalleşiyoruz) hezeyanlarıyla, TSK, darbe örgütlenmelerinin merkezi ve odağıymış gibi propaganda yapmak en nazik ifadeyle densizlik ve haysiyetsizliktir” dedi. Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, bundan sonra da vatanın her yöresinde vatandaşlarla birlikte olmaya devam edeceklerini, tek başına iktidar hedefine tam yol ilerleyeceklerini ifade etti.

“AKP’nin geleneksel sorun alanlarını kaşımaktan ve kangren haline dönüştürmekten bir türlü vazgeçmediğini, buradan da kendisine mağdur imajı çıkarmak için olağanüstü bir gayret ve titizlik gösterdiğini” savunan Bahçeli, şunları kaydetti: “Nitekim Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilişkisi de bu yönde cereyan etmiş ve milletimizi bu milli kurumumuza karşı kışkırtarak ve tahrik ederek mevzi elde etmeyi amaçlamıştır. Türk milleti, TSK ile hükümet arasındaki gerilimli süreçten tamamen bunalmıştır. Pek tabiidir ki, aziz milletimizin oy ve destek verdiği siyasal iktidara karşı devlet kurumlarının ve organlarının karşı durması ve bazı mensuplarının demokrasi dışı arayışlarda bulunması bizim açımızdan kabul edilemez bir durumdur. Darbe heveslisi kişilerin gayrimeşru emelleri ve oluşumları karşısında millet olarak yekvücut olmak mecburidir ve herkes kanunlarla kendisine çizilen sınırlar içinde kalmalıdır. Demokrasiyi tahrip etmek, askıya almak ve millet iradesini silah zoruyla gasp etmek hiç kimsenin haddi ve hakkı değildir. Tartışmasız kim darbeye yelteniyorsa, bunun için faaliyetler düzenliyorsa ve sivil yönetimi etkisiz kılmaya yönelik tertip içindeyse yürürlükte olan yasalar kapsamında ne gerekiyorsa yapılmalıdır ve adalet gecikmeksizin yerini bulmalıdır.

Özellikle AKP iktidarları döneminde belirli isimlerle ve değişik zamanlarda bazı darbe planları yapıldığı iddiaları ve bunlarla ilgili hukuki süreçlerin hala işlediği de açıktır. Kamuoyunun da yakından takip ettiği bu hukuki işlemlerin sonuca ulaştırılması ve tartışmaların artık sonlandırılması milletimizin öncelikli beklentileri arasında yer almaktadır. Ne var ki ’darbecilerden hesap soracağız’ diyerek ve ’normalleşiyoruz’ hezeyanlarıyla, TSK, darbe örgütlenmelerinin merkezi ve odağıymış gibi propaganda yapmak en nazik ifadeyle densizlik ve haysiyetsizliktir. Sahip oldukları vatan ve millet sevgisiyle, bölücü hainlerle mücadele eden, ülkemizin bu coğrafyada bağımsız yaşaması konusunda yeri doldurulamaz bir güvence olan Türk askerini darbeyle ilişkilendirmek ve bunun üzerinden sindirmeye çalışmak, kirli ve alçak senaryoların taşeronluğunu yapmaktan başka bir anlam taşımayacaktır.”

-ÜÇ GENERALİN AÇIĞA ALINMASI-

TSK mensubu üç generalin, ilgili bakanlar tarafından açığa alındığını anımsatan Bahçeli, hükümetin buna yetkisinin olduğunu ve yapılanların görüldüğü kadarıyla hukuki bir çerçevede yerine getirildiğini kaydetti. Bahçeli, “Güçlü bir ihtimaldir ki füze kalkanının Türkiye’ye kurulması konusunda NATO karşısında çaresiz kalan hükümet, ülke içinde dikkatleri başka tarafa yönlendirmek için harekete geçmiş ve TSK’yı tekrar tartışmaların içine çekmiştir” diye konuştu.
Bakanlar takdir haklarını kullanırken, bahse konu üç generalin de hukuki müracaat haklarının gereğini yerine getirdiklerini dile getiren Bahçeli, “Eğer hukuk devletiysek, idarenin her türlü işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu bilmek lazımdır ve buna karşı gösterilen hoşgörüsüzlüğün hiçbir mazereti ve gerekçesi olmayacaktır” dedi. Bahçeli, şunları söyledi:
“İşin ilginç yanı ise Balyoz davasında sanık durumunda bulunanların bir bölümünün yargılanmalarına, görevlerinin başında olmalarına rağmen devam edilmektedir. Eğer, açığa alma işleminde söz konusu darbe planları gerekçe gösteriliyorsa, bu darbe planında adı geçen ve halen görevlerinin başında olan diğer kişilerle ilgili olarak da benzer işlemlerin yapılmaması düşündürücüdür.

Bundan sonra, açığa almada meraklı ve istekli olan hükümetin aynı işlemi; yolsuzluk yapan, ihaleye fesat karıştıran AKP’li belediye başkanları ve bürokratlara yönelik de uygulamasını bekliyor ve bunun takipçisi olacağımızı herkesin bilmesini istiyorum.”
12 Eylül referandumunun üzerinden henüz uzun bir süre geçmeden, hükümet çevrelerince ikili yargı sisteminden rahatsızlık duyulduğuna dair açıklamaların ve askeri yargının hukuk devletinde yerinin olmadığına yönelik beyanların “tam bir kara mizah örneği” olduğunu ileri süren Bahçeli, “Madem askeri yargıdan bu kadar rahatsızlık vardır, neden anayasa değişikliklerine bu konu da dahil edilmemiştir? Yüksek Askeri Şura kararlarına karşı yargı yolunu, anayasadaki yeni düzenlemelerle AKP hükümeti açmamış mıdır? Hukuki haklarını almak ve mağduriyetlerini gidermek amacıyla yargıya gidenlere karşı gösterilen hazımsızlığın ve saygısızlığın hukukun üstünlüğü açısından izahı nasıl yapılacaktır?” diye konuştu.

-“NASIL OLSA GİDECEK YERİ VAR”-

Türk devletinin yıkılmasına ve Türk milletinin parçalanmasına yönelik iğrenç girişimlerin “nedense Başbakan’ı ve partisini ilgilendirmediğini” savunan Devlet Bahçeli, “Bu zihniyete göre varsın Türk devleti yok olsun, millet otuzaltıya parçalansın, önemli değildir. Nasıl olsa, kendisini sultan olarak gören Recep Tayyip Erdoğan’ın gidecek yeri ve orada da yedi nesline yetecek bankada parası bulunmaktadır” dedi.
Bahçeli, “Okullarımızda ’Andımız’ın kaldırılmasını aklından geçirmeyi bile düşünen bu iktidarın defterini dürmek bizim boynumuzun borcudur. Sabahları çocuklarımızın sınıflarına girerken haykırdıkları ’Türk’üm, doğruyum, çalışkanım’ diyen seslerini susturmaya çalışanlara amansız bir ders vermek için de zamanımızı sabırla bekleyeceğiz” diye konuştu.

DIŞ POLİTİKA

Bahçeli “dış politika alanında, hükümetin sırnaşık ve teslimiyetçi uygulamalarının talihsiz sonuçlarının teker teker ortaya çıktığını” savundu.

Başbakan Erdoğan’ın füze kalkanının öncelikle kimin için kurulduğunu, hangi ülkenin tehditlerine karşı projelendirildiğini izah etmesi gerektiğini belirten Bahçeli, “Eğer kendisi bölgemizde barış, refah ve istikrar istiyorsa, füze kalkanını kurarak ve NATO talimatlarına harfiyen uyarak bunları nasıl gerçekleştirecektir? Anlamadığımız husus; füzeyle, silahla, barutla barışın yan yana nasıl duracağı ve yaşayacağıdır?” diye sordu.

Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yürütülen bu dış politika tam bir rezalettir ve milletimizi olası çatışmaların, saldırıların ve faciaların ortasına itmiştir. Kim ne derse desin, bize göre AKP, batılı dostlarıyla birlikte, genelde doğudan, özelde ise İran’dan gelebilecek tehlikelere karşı İsrail’i ve müttefiklerini koruma konusunda fikir birliği içine girmiştir. Başbakan Erdoğan dış politikanın türbülansıyla sarsılınca soluğu birden bire Ortadoğu’da almış ve din kardeşlerimizin kanını akıtan İsrail’e diklenmek için açık hava toplantısı bile yapmıştır.

Lizbon’da kediye kedi diyemeyen bu zihniyet, Lübnan’da katile katil diyerek gönülleri almaya çalışmış ve bir de İsrail’den fütursuzca hesap soracağını söyleyebilmiştir. Başbakan Erdoğan’ın, daha Mavi Marmara’nın hesabını soramadığı halde, Lübnan’da kuru sıkı atarak Müslüman kardeşlerimizi aldatması ve bu yönde umutlandırması doğru ve insaflı bir yaklaşım olmamıştır. Kendisine çağrımız şudur: Eğer cesaretin varsa, gücün yetiyorsa, vicdanın da gözlerin kadar kızarıyorsa, İsrail’den hesap sor da görelim. Yok eğer, yalnızca dini duyguları kullanarak, yürekleri kanatarak, öfkeleri artırarak Ortadoğu sokaklarında yeni bir Nasır olmayı aklından geçiyorsan, bil ki yanlış yoldasın ve sonunda pişman olmaktan asla kurtulamayacaksın.”

AĞIR SUÇLAMAAK Parti’nin “yetersizlikleri ve başarısızlıklarının yanı sıra küresel alandan aldığı yardımların ve desteklerin de sonuna yaklaşıldığına dair emarelerin gittikçe güçlendiğini” öne süren Bahçeli, “Bundan dolayı Başbakan Erdoğan kendisini Ortadoğu coğrafyasına taşımakta, Lübnan’da Telekom’u sattığı ailenin eteğine tutunmakta, ne gariptir ki geçmişte çadır önlerinde bekletenlerden insan hakları ödülü alarak, daralan dış siyasetinde yeni alanlar açmaya çalışmaktadır” dedi.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

Copyright © 2024 Yüreğininsesi olarak 2008 yılından beri seslisohbet hizmeti vermekteyiz.